Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası Yalova Şubesi, katledilişinin 30’uncu yılında Gazeteci Uğur Mumcu’yu ve onunla birlikte Diyarbakır’da katledilen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı da andı.

24 Ocak Salı günü Yalova Cevdet Aydın Parkı önünde gerçekleştirilen anma töreninde öncelikle Uğur Mumcu’nun katli hatırlatıldı.

Eğitim-İş Yalova Şubesi Yönetim Kurulu adına konuşma gerçekleştiren Eğitim-İş Yalova Şubesi Başkanı Mustafa Aşina, ”30 yıl önce bugün Ankara Karlı Sokak’tan yükselen bir patlama sesi, Türkiye’nin büyük bir aydınından koparıldığının habercisi oldu. İlkeli ve cesur gazeteciliğiyle tam bağımsız Türkiye sevdasıyla, gericiliğin karşısında kalemini hakikat ile bilemesiyle toplumun gönlünde büyük yer tutan Uğur Mumcu, aracına koyulan bir bombayla katledildi. Aynı şekilde 22 yıl önce 24 Ocak 2001’de Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan da haince katledildi. Bölgenin sevilen sayılan emniyet müdürü terörden nemalanan karanlık yapıların hedefi oldu. Saygıyla anıyoruz.”

“MUMCU’NUN KATLİ SIRADAN BİR TERÖR SALDIRISI OLAMAZ”

Mustafa Aşina sözlerine şu şekilde devam etti: “12 Mart faşizminin “Sakıncalı Piyadesi Uğur Mumcu’nun özelleştirmeler ile ekonomik kaynaklarımızın peşkeş çekilmeye başlandığı etnik ve dinsel kimliklerin “demokratikleşme” adı altında ortaya atıldığı bir süreçte katledilmesi sıradan bir terör saldırısı olamaz.

Mumcu suikastının aradan geçen onca yıla rağmen aydınlatılmamış olması, davanın bilerek zaman aşımına itilmesi, cinayeti onun yazacaklarından korkan örgütlü kötülüğün el ele işlediğinin kanıtı olmuştur.

Ne yazıktır ki bugün Türkiye, yaşadığı yıllardan çok farklı değildir. Geçmişte Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Muammer Aksoy gibi aydınlarımız derin devlet tarafından gerçekleştirilen cinayetlerle susturulurken günümüzde değişen tek şey, cinayet metodunun yerini hapisle sindirme politikasının almış olmasıdır. Aydınlarımız, gazetecilerimiz hapsedilerek sindirilmeye çalışmakta, Berkin’ler ve Ali İsmail’lerin katilleri korunmaktadır.”

“Mumcu’nun yazdığı mafya-siyaset ilişkileri açısından da maalesef değişen çok bir şey yoktur” diye ekleyen Başkan Aşina, “Mafya-siyaset ilişkisinin nasıl bir karşılıklı çıkara dayandığını ortaya çıkarmak ise eskisinden daha zorlaşmıştır.

Terör örgütlerinin emperyalist devletler tarafından nasıl beslendiği konusunda da Mumcu’nun yazdıklarından ders çıkarılmamış, hain terör örgütü PKK başta olmak üzere örgütlerle kimi zaman masaya oturulmuş, kimi zaman dış bağlantıları umursanmadan terörle mücadelede zafiyetler gösterilmiştir. Tam bağımsız bir Türkiye’nin ancak emperyalistlerin maşası olan terör örgütleriyle kapsamlı ve siyasi çıkarları gözetmeden yapılacak bir mücadeleyle yaratılabileceği gerçeği ne yazık ki bugün dahi görmezden gelinmektedir.

“LAİKLİĞİ BOZACAĞINA YÖNELİK UYARILARI DA DİKKATE ALINMAMIŞTIR”

Mumcu’nun, devlet gücünü elinde tutanların tarikatlarla çıkar ilişkileri kurmasının Türkiye’nin temel harcı olan laikliği bozacağına yönelik uyarıları da dikkate alınmamıştır. Ülkemiz, kanlı 15 Temmuz darbe girişimine rağmen “kandırılmaktan” usanmayan bir yönetimin, hala bürokrasiye tarikatlardan insan devşirdiği günlerden geçmektedir.

Aradan geçen 30 yılda hala eserlerinin elden ele, fikirlerinin kulaktan kulağa geçiyor olması Mumcu’nun katledilerek bile susturulamadığının ispatı olsa da, bu kara günlerde yokluğu ilk günkü gibi derin hissedilmektedir. Bugün Uğur Mumcu gibi gerçeğin anlatıcılarına ihtiyaç duyuyorsak, hakikati ortaya çıkartmaya uğraşırken yargı sopasıyla sindirilmeye çalışılan gazetecilere sahip çıkmamız şarttır. Katledilişinin 30’uncu yılında Uğur Mumcu’yu saygı ve minnetle anıyor, izindeki gazetecilere “İyi ki varsınız. Yanınızdayız” diyoruz.

Eğitim-İş olarak Uğur Mumcu’nun ve diğer devrimci aydınlarımızın katillerinden elbet bir gün hesap sorulacağına yürekten inanıyor ve cinayetler, hukuksuzluklar, yolsuzluklar karşısında suskun kalmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.” diyerek sözlerini noktaladı.